İnsanlık tarihine bir göz attığımızda gözümüze çarpan ilk şey,kendi doğasının verdiği enerji ile hiç bir zaman yetinmediği saptaması olsa gerek.Alet kullanmayı öğrenen insan,bu sayede kıramadığı, kesemediği, koparamadığı,yani mukavemeti gereği baş edemediği bir çok şeyi,bu sayede aşabileceğini keşfetmesi ile alet kullanmak yeteneğini her döneminde geliştirmeyi amaçlamıştır ve sırf bu nedenle de kölelik düzenini kurarak insanların ihtiyaçları için insan gücünü,yeteneğini bir alet gibi kullanmayı ve bunu toplumsal düzen ile stabil tutmayı başarabilmiştir.
Tarihe baktığımızda kölelik her ne kadar insanlık dışı da olsa,bu yöntem sayesinde insanın tek başına yapamayacağı nice işlerin yapılabilmesi sağlanmıştır.Tarihe baktığımızda görürüz ki örnekler sayılamayacak kadar çoktur.
Tarihin akması ile bilimin gelişmesi ve bu sayede teknik konularda gelişme ile gerçekleşen alet becerileri,mekaniğin ilk keşfi ile insanlık,ilk defa doğanın yönetilmesi ile insanların yönetilerek elde edilen güçten çok daha fazlasını elde edebileceğini ve bunu herşeyi ile akla ve mantığa dayalı olmasından ötürü doğru hesaplanması dahilinde sorunsuz bir biçimde istenilen işi yerine getirebileceğinin anlaşılması ile,doğa insanlığın kendi doğal kapasitesini arttırmadaki önemi kavranmıştır.Mekanik bu sebeple insanlık için bir sıçrayış niteliğindedir.Sırf bu sayede Avrupa'da kölelik yavaş yavaş silinmeye başlamış,yerini selflik düzeni almaya başlamıştır.
Doğanın bu rolünün anlaşılması ve insanlığın bu yönde yaptığı her çalışmanın insanlık medeniyetine katkısının uzun vadede paha biçilemez olduğunun anlaşılması,bu konuya verilen önemi git gide arttırmıştır.Orta çağda doğu medeniyetleri,yeni çağ döneminde rönesans ve reformlar ile mental anlamda güçlenen ve aydınlanan batı medeniyeti,bu önem ile üreten,geliştiren kesim olarak gözümüze çarpar.Onların geliştirdiği teknikler sayesinde bu günkü birçok teknolojinin temeli niteliğinde bir vasfı üstlenmiş olduklarını görüyoruz.
Bilimin her alanda gelişmesi,özellikle fizik,kimya ve biyolojinin matematiğin ışığında her gün daha da anlaşılması kolay,sade ve evren yasaları ile daha da uyumlu yasaların türetilmesi,teknikte bir sıçramalara sebep olmuştur.Aynı şekilde bu sıçramalar ile belki yüzlerce insanın yapabileceği bir işi uygun hesaplamalar ile tek bir makinanın yapabileceğinin anlaşılması ile işçilik gün geçtikçe daha da ucuzlamış,bunu öğrenen her insan kendi çapında güçlenmiş ve ortaya çıkan ortam nitecesinde selfliği de kabul etmez hale gelmiştir.Artık tam anlamı ile doğanın insanın sadık kölesi olduğu sonucu kaçınılmaz olarak karşımızdadır.
Fizikte Newton'un kanunları çekmesi,eğri hesaplamalarındaki muntazam gelişmeler teknik konuların non-lineerliği ile baş edebilme yetinisini insanlara kazandırmıştır.Bunun neticesinde termodinamik,kinematiğin geliştirilmiş hali olan kinetik,malzeme ilminin daha nicel sonuçlarda ifadelendirilmesi,mukavemet hesaplarının Bernouli ve Euler gibi matematikçilerin geliştirdiği diferansiyel modeller ile daha da sadeleşip,kolaylaştığı ve bu sayede ortaya çıkan kabul edilebilir sonuçlar insanlık medeniyetinin alet kullanabilme becerisini 100lerce kere katlamış ve bu sayede en olmaz denen şeylerin bile mümküniyeti sağlanmıştır.Zamanla Elektriğin de anlaşılması ve büyük güç kaynaklarının oluşturulması ile doğanın insanlık adına çok büyük bir oranla itaatinin sağlanması mümkün olmuştur.
Bilimsel ve Teknik gelişmeler insanı yönetebilirlik modunu doğrudan etkilemiştir.Artık insan ortaçağdaki güçsüz insan değildir.Bu sebeple kraliyet gibi bir yönetimin devam etmesi mümkün değildir.Bunun sonucunda ortaya demokrasinin çıkması,teknik ve bilimsel gelişimin iyi irdelenmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan sanayi devriminin sonuçlarını kavramış biri için şaşılacak bir durum değildir.
Elektroniğin günümüz dünyasında geçirdiği muazzam atılımlar ile geliştirilen kontrol metodları,nano boyutlara kadar indiği şu günümüzde,artık çok zor matematiksel problemlerimizi bile doğayı kendi içinde şartlandırırak yine doğanın çözmesini sağlayabiliyor ve buna bilgisayar diyoruz.Bilgisayarın gelişmesi,ardından internetin icadı ile artık bütün insanlık, birbirine kenetlenmiş halde, doğayı her be gün daha da iyi yönetir halde ileri doğru yürümektedir.
İnsanın kendi kendisini köle etmesinin ardından doğayı kendisine köle yapması kendi doğasının mental yetisine olan yetersizliğinden ileri gelir sonucunu rahatlıkla görebiliriz.Biz mühendisler herşeyden önce köle tacirleriyiz bu sebeple.Kölelerimiz olan doğayı kendi işine uygun bir forma getirerek insanlığa sunuyoruz.Her ne kadar şahsi görüşümden ötürü satış mühendislerini iyi mühendis olarak addetmesem de aslında tacirliğin tanımı olarak hem yapıcı hem satıcı konumda mühendisin olduğunu söylemek zorundayım.Herkes mühendislik konusunda yetenekli olmayabilir.Yeteneğini daha az geliştirmiş olanların,yeteneklerini üst düzeye çıkarmış olanlara daha çok zaman kazandırmak için öteki görevi üstlenmesi bu açıdan da yanlış değildir.Bu sonuçtan da anlıyoruz ki herkes uygun konumda bir mühendislik için yer bulabilir.Önemlidir.Olacaktır.